13.04.2012

Kardeş Kıskançlığı ile baş edebilirsiniz...


Kardeş Kıskançlığı ile baş edebilirsiniz...
Büyük çocuğunuz ufak kardeşini çok mu kıskanıyor, hatta evde sürekli bir kavga ve tartışma ortamı mı var? Endişelenmeyin, tavsiyelerimizle çocuklarınız arasındaki kıskançlığı en aza indirebilir ve aralarında sevgi dolu bir bağ oluşturabilirsiniz.

Sevgi, öfke gibi doğal bir duygu olan kıskançlık, çocukluk döneminde özellikle kardeşler arasında yoğun olarak yaşanır. Anne-babaların hatalı tutum ve davranışları yüzünden, kardeşler arasındaki kıskançlık, birtakım başka problemler ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Dolayısıyla kardeş kıskançlığının, olumsuz sonuçlara neden olmaması için anne-babalara büyük görevler düşüyor, işte Uzman Psikolojik Danışman Arzu Yeşilleten'in anne-babalara konuyla ilgili önerileri...



Kıskançlık normal bir duygudur

Kardeşler arasında rekabet olması, bir ödül için birbirleriyle yarışmaları demektir. Buradaki ödül, anne-babanın ilgisi ve sevgisidir. Kardeş kıskançlığı, anne-babalar için dayanılmaz olsa bile, çocukların hırs ve kıskançlık gibi duygularla başa çıkabilmeleri açısından önemlidir. Sevgi, yorgunluk, başarı, güven ve kızgınlık gibi, kıskançlık duygusu da çok normal bir duygudur. Anne-babaların yapması gereken, çocuğa kıskanç olmamayı öğretmek değil, kıskançlık hissettiğini fark ettirmek ve ona, bu duygusunu nasıl ifade edebileceğini öğretmektir. Bunun için ilk adım, anne-babaların bu duyguyu tanıyabilmesi ve doğru tepkiler verebilmeleridir. Çünkü çocuklar pek çok şeyi sözlerden değil, davranışlardan öğrenirler.

Bunları asla yapmayın!

Anne-babaların hatalı davranışları ve olaylara verdikleri bazı tepkiler de, çocukların kıskançlık hissetmelerine neden olabilir, işte anne-babaların bu konudaki hatalı tutum ve davranışları:

Çocuklarınızdan birini göz bebeği olarak seçmeyin: Anne-babalar, kimi zaman farkında olmadan, kendilerini bir çocuğuyla özdeşleştirirler. Onlar için o çocuğun yeri ayrıdır. Her ne kadar bunu etrafa ve diğer çocuklarına hissettirmediklerini düşünseler de, onlar bunu hisseder ve kendilerinde suç aramaya başlarlar. Bununla beraber, çocuk için bir başkasını suçlamak daha kolaydır. Bu durumdaki ilk hedef de kardeşlerdir.

Çocuğu etiketlemeyin: Ne yazık ki, anne-babalar çocuklarını herkesin duyacağı şekilde azarlayıp, eleştirip, şikayet ederken, farkında olmadan onları bu yanlışı yapmaları için teşvik etmiş olurlar. Utandırılan, küçük düştüğünü hisseden çocuklar, aynı davranışı yaparak, kendilerinin utanmasına ve suçluluk duymasına neden olan anne-babalarına ceza vermiş olurlar. Üstelik, etiketleme (yaramazsın, tembelsin gibi sözler), çocukların bu davranışlarını haklı çıkarmaları için yasal bir yol haline gelir. Her davranışının ardından bahane olarak "Ben zaten yaramazım, tembelim." gibi sözlerle kendilerini haklı çıkarırlar.

Karşılaştırmayın: Anne-babalar, çocukları birbirlerine örnek göstererek, onları cesaretlendirerek, doğru davranışa yönlendirmek isterler. Farkında olmadıkları ise, karşılaştırmanın (kardeş ya da arkadaş), çocuklardaki benlik hissini azaltacağıdır. Çocukları birbirleriyle karşılaştırmak, rekabeti doğurur ve artırır. Rekabet ise hırs ve kıskançlık getirir.

Taraf tutmayın ve hakem olmayın: Haksızlığı, anne-babaları tarafından onaylanan çocuk, küçük düşme, beceriksizlik, suçluluk, utanma, yetersizlik, değer verilmeme, sevilmeme gibi duygular içinde olacak ve bunların sorumlusu olarak kardeşini görecektir. Bu gibi duygularla başa çıkmasını bilmeyen çocuk, aynı zamanda bu duyguları hissettiği için kendinin 'kötü bir çocuk' olduğunu düşünecektir. Bu gibi olumsuz duygular altında ezilen bir çocuk, yanlış yapmaya daha fazla meyilli olacaktır.

Unutmayın, her çocuk aynı olmaz: Anne-babalar, çocuklarının aynı davranmalarını ve aynı hissetmelerini beklerler. Esas hata buradadır. Çocuklar; zeka, duygu, huy, yetenek, ilgi ve kişilik bakımından farklıdırlar. Anne-baba olarak siz bile farklısınız. Geçen zaman içinde siz de farkında olmadan değişmişsinizdir. Bu yüzden, farklı kişilere aynı davranmak sorunu çözmez. Aynı sevgi ve aynı ilgi, farklı kişilerin ihtiyaçlarına aynı cevabı vermez.



Kıskançlıkla baş etme yolları

Yapılan araştırmalar, kardeş sahibi olmanın belirli derecede stres yarattığını ve bu duygularıyla başa çıkmayı öğrenen çocukların ileriki yaşamlarında karşılarına çıkan sorunları daha kolay çözebildiklerini gösteriyor. Çünkü, kardeş sahibi olmak çocuklara; paylaşmayı, hırslar ve kıskançlıklarla yüzleşmeyi öğretiyor. Her ne kadar kavga da etseler, kardeşler birbirlerinin zor durumlarında bir araya gelir ve tek vücut olurlar.

Peki anne-baba olarak kardeş kıskançlığının olumsuz yönlerini yok edip, nasıl olumlu bir hale getirebilirsiniz? İşte yapmanız gerekenler:

Aile birliğine önem vererek: Ailece bir araya gelip, ortak zaman geçirebileceğiniz zamanlar yaratmalısınız. Ayrıca, çocuklarınıza davranışlarının sorumluluğunu almayı, kendilerini iyi ifade etmelerini, sorunlarını çözme yollarını öğretmelisiniz. Sorun çıktığında, duygularıyla nasıl başa çıkamayacağını bilmeyen çocuk, saldırmaya ve kavgaya girişir. Çocuğunuza ne hissettiğinin farkına varmasını sağlamalı, bu duygularıyla başa çıkmasının vurmak ve kavga etmekle halledilemeyeceğini öğretmelisiniz.

Bireylerin kendilerine özgü özelliklerine önem vererek: Çocukların kendilerine özgü özellikleri, ilgi alanları ve yetenekleri vardır. Bunların farkına varıp, bu özelliklerini ortaya çıkarmak, onların kendilerini iyi ve başarılı hissetmelerine ve aynı zamanda sevildiklerini düşünmelerine neden olacaktır. Bir diğerinin yaptıklarını yapamasa da mutlaka kendisinin yaptığı ve anne-babası tarafından onaylanan iyi bir şeyleri vardır. Bu, çocuğun kendine olan güvenini artıracak, bir başkasında gördükleri karşısında üzülmesini önleyecektir. Çocukların okul başarıları da birbirine benzemek zorunda değildir.



Zeka sadece matematik zekası değildir. 7-8 değişik zeka türü tespit edilmiştir. Bu yüzden, bir çocuğun matematik ve fen dersi notları yüksekken, bir diğerinin dil yeteneği ve kendini ifade yeteneği ön planda olabilir.

Ona yardımcı olun

Çocuğunuzun duygularını göz ardı etmeyin: Yanlış ya da doğru duygular diye bir şey yoktur. Bu yüzden, çocuğunuzu, kardeşine karşı olumsuz duygular hissetmemesi konusunda baskı altına almamalısınız. Tam tersine, onunla davranışlarının nedenlerinin hissettikleri olduğu yolunda konuşmalı, hissettiklerini ayırt etmesine yardımcı olmalı ve ona doğru davranış yollarını göstermelisiniz. Bunun için, iletişim becerilerini kullanmalı, etkin dinleme ve ben dili metotları (örneğin, ona "Sen ağladığında, ben çok üzülüyorum" diyebilirsiniz.) ile yola çıkmalısınız. Yapacağınız, soracağınız sorularla, çocuğunuzun çözümü kendisinin bulmasına yardımcı olmalısınız.

Çocuğun duygularıyla yüzleşmesini sağlayın: Eğer çocuğunuz kardeşi için, "Keşke ölse, bu evden gitse, nefret ediyorum." gibi düşüncelerini dile getiriyorsa onu asla azarlamayın.

Çocuğa model olun: Genelde, herkes çoklu öğrenme olduğunda daha iyi hatırlar. Dolayısıyla, çocuğunuza söyleyip, uyardığınız ya da tembih ettikleriniz, çocuğunuzun kulağının bir köşesinde kalabilir. Fakat, tembih ettiklerinizi anne-baba olarak sizin de uyguladığımızı gördüğünde örnek alır.

İlgi odağını değiştirin: Sorun çıkaran çocuğunuz dikkat çekmeye çalışıyor olabilir. Bu nedenle, mağdur olana gösterilip, suçlu göz ardı edildiğinde, suçlu olan kötü davranışlar yolu ile ilgi odağı olamayacağını anlayacaktır. Bu demek değil ki, kardeşlerden birine ilgi gösterin, diğerini ayırın. Kardeşler fiziksel olarak birbirlerine zarar verdiklerinde, acil olan canı acıyanı ya da zarar göreni iyileştirmektir, yoksa haksızlığa uğradığını, ne bahtsız olduğunu, ne kötü kardeşi olduğunu vurgulamak değildir. Amaç diğer çocuğu dışlamak değildir. İşler durulduktan sonra, hep beraber oturulup, olayların nasıl geliştiğini, zarar görenin duygularını paylaşmak, empati kurmayı öğretmek, kardeşler arası ve çocuk-anne-baba arası ilişkileri ve iletişimi geliştirme açısından çok önemlidir.

Olumlu davranışlarını vurgulayın: Anne-babasından ilgi göstermesini beklemeden, çocuğa her durumda ilgi gösterilmelidir. Bu, hem ilişkinin kalitesini yükseltir hem de çocukla beraber daha fazla zaman geçirilmesini sağlar. Dikkatiniz, onun yaptığı olumlu davranışlara yöneldiğinde, olumlu davranışları ödüllendirildiğinde (övmek ya da sevgi ve ilgi göstermek gibi), sevgi koşulsuz verildiğinde ("Sana şu anda kızıyorum, ama seni sevmeye devam ediyorum" diye belirtmek gibi), çocuk, kardeşini kıskanmanın ya da ona kötü davranmanın kendisine prim yapmadığını ve olumlu bir getirişi olmadığını öğrenecektir. Halbuki, kardeş kıskançlığına odaklanmanız, çocuğu bu davranışı yapmaya yöneltecektir.

İyi bir dinleyici olun: Çocukların aralarındaki rekabet ortamına çözüm getirmenin ilk adımı, iyi bir dinleyici olmaktır. Dinleyici derken, oturup dinlemek anlaşılmasın. Tersine, etkin dinleme ve ben dili beraber kullanılmalı. Dinleyip, olayı ve çocuğunuzun duygularını anladıktan sonra, ona anlaşıldığını, ancak etkin dinleme yaparak yani duygularını ona geri söyleyerek yapabilirsiniz. "Kardeşimden nefret ediyorum. Keşke başka evde yaşasa." diye duygularını ifade eden çocuğunuza, "Anlaşılan seni çok kızdırmış ve üzmüş. Biraz yalnızlık istiyorsun sanırım." gibi bir duygu geri bildiriminde bulunarak, onu anladığınızı, en azından yanlış anlamış bile olsanız, çocuğunuza düzeltme ve kendini açıklama fırsatını vermiş olursunuz.

Kavgalarda hakem olmayın: En iyisi durum çıkmaza girene kadar karışmamaktır. Durum çıkmaza girdiğinde ise çocukların öfkelerini kabul ederek başlanmalıdır. Çocukları dinleyip sorunlarını anladıktan ve sorunu tekrar edip doğru anlaşılıp anlaşılmadığının kontrolünden sonra, eğer öfkeleri aynı şiddette devam ediyorsa onları ayırmayı deneyip, başka odalara yollayabilirsiniz. 10 dakika ya da yarım saat sonra buluşmak için sözleşilip, neler hissettiklerini, neyi niçin yaptıklarını birbirleriyle paylaşmalarını isteyebilirsiniz. Bir başka metot ise sorunu kendilerinin çözebileceklerine güvendiğinizi belirtip, odayı terk etmek ve ancak onlar anlaşma yolunu bulduktan sonra döneceğinizi belirtmek olabilir. Bir açık kapı bırakıp, ihtiyaçları olduğunda size danışabileceklerini hatırlatabilirsiniz. Bu aşamada en önemlisi, çocukların, bir diğerinin tarafını tutmayacağınıza dair size güven duymalarını sağlamak olmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Değerli yorumunuz için teşekkür ederim.
Saygılar, Sevgiler...
Hüseyin Dikmen