Gizli Tarih etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gizli Tarih etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2.01.2013

Zemzemin sırrı çözüldü...


Zemzem suyunun bu özelliği ilk defa keşfedildi. Ezan okunduğunda berraklaşan su, çan sesi geldiğinde kararıyor.

"Kutsal Su Zemzem /Zübeyde Su Yolu" belgeseline konuşan Japon ve Alman bilim adamları zemzemle ilgili hayrete düşüren açıklamalarda bulundu. Zemzem ezan okunduğunda berraklaşıyor, çan çaldığında ise kararıyor.

Türkiye Gazetesi'nden Hayrettin Turan, kaleme aldığı yazı dizisinde TRT'nin çektiği belgesele konuk olan bilim adamlarının zemzem suyu hakkında yaptığı açıklamaları anlattı. Uzun yıllardır zemzem suyu ve kristalleri üzerinde araştırma yürüten bilim adamları kaynağın sırlarını çözdü. Ren Nehri'nin suyundan içen kişinin enerjisinin azaldığını belirleyen Alman bilim adamı Dr. Knut Pfeiffer, sular üzerine araştırma yaparken bir şekilde bir miktar zemzem bulur ve içer, 35 dakika sonra da rahatladığını hisseder.

ZEMZEM BİR KOVA SUYU TEMİZLİYOR

Araştırmasını derinleştiren Alman bilim adamı Dr. Pfeiffer, şaşırtıcı bir gerçekle karşılaşır. Zemzemin mayalama özelliği bulunduğunu, bir bardağının bir kova şebeke suyunu temizlediğini, bu özelliğiyle bile enerji ve şifa kaynağı olduğunu tespit eder. Dr. Pfeiffer, "Su her şart atlında değişmiyor ama değiştiriyor. Çok acayip bir deney yaptım. Bir damla zemzem suyuna yüz damla normal su karıştırdım. Sonuçta gördüm ki suyun hepsi zemzeme dönüşmüş. Sonra bir damla zemzeme bin damla normal su karıştırdım. Ve yine gördüm ki hepsi zemzeme dönüşmüş. Bunun sebebi nedir, neden? Zemzem'de öyle bir enerji var ki başkasını değiştirir ama kendi değişmez" diyor.

EZAN SESİYLE PARLIYOR, ÇAN SESİYLE KARARIYOR

Zemzem kristallerini mikroskop ortamında inceleyen Japon bilim adamı Dr. Masura Emot , suyun moleküler (kristal) düzeninin değişen frekanslara göre farklılaştığını görür. Zemzem kristallerinin çan sesinde karardığını Kur'an-ı Kerim ve ezan sesinde ise parlaklaştığını fark eder. İncelemede her bir kristalin, Kâbe-i muazzamaya benzeyen bir doku oluşturduğu, zemzemin çan sesinde kristallerinin karardığını, Kur'an-ı Kerim ve ezan sesinde ise parlaklaştığını ve netleştiği tespit edildi.

Zemzem üzerine kaleme aldığı kitabı Japonya'da en çok satanlar arasına giren Dr. Emoto'ya göre zemzem, fiziksel ve kimyasal özellikleri bakımından yeryüzündeki bütün sulardan farklı. Dr. Emoto, "Zemzem, çevresinde cereyan eden bütün değişimleri hafızasına alıyor. Yapısı çok farklı. Bu, onu dünyadaki diğer elementlerin efendisi yapıyor. Müslümanların niçin hastaları tedavi etmek ümediyle Kur'an-ı Kerim'den sûreler okunup, suya üflediğini daha iyi anlıyorum" ifadesini kullanıyor.

Kaynak: Türkiye Gazetesi

31.12.2012

Padişah gömleklerinin inanılmaz sırrı...


Osmanlı sultanlarının ayet hadis ve sembollerle süslü her biri üç dört yılda dokunan 'tılsımlı gömleklerinin sırrı hâlâ çözülemiyor. Uzmanlar, gömleklere işlenen şifrelerin Osmanlı tarihine ışık tutacağına inanıyor. Osmanlı padişahlarının savaşta galip gelmek, nazardan korunmak ve şifa bulmak için giyindikleri tılsımlı gömleklerin üzerindeki harf ve rakamların işaret etüği anlam şimdilik bir sır. Üstelik çözülemeyen yalnızca şifreler değil, kumaşların nasıl olup da 8 bin çözgü ipiyle dokunduğu da anlaşılabilmiş değil. Gömleklerin şifresini ve dokuma tekniğinde kullanılan formülü bulmak ise merak tatmininden daha öte bir anlam taşıyor. Amaç, 'altın oran'ı Türk tekstilinin hizmetinde kullanmak. Tılsımlı sultan gömlekleri, ayet ve duaları tespit eden bir alim, işe başlamak için 'eşref saati'ni hesaplayan müneccim ve sonunda gömleği bezeyen nakkaşların ortak ürünü. Kumaşlar çoğunlukla o zamanki adıyla Tonguzlu olan Denizli'den getiriliyor saraya. Denizli'nin kaliteli pamuğundan dokunan bezler, iç giyimi olarak tasarlanan tılsımlı gömlekler için bire bir. Hattatların kağıdı terbiye etmek için kullandığı aharlama yöntemiyle yazıya elverişli hale getirilen kumaşlar nakkaşlar atölyesinde işlenmiş. Bir gömlek üzerinde 3-4 yıl uğraşan hattatlar için meçhul kahramanlar yakıştırması yerinde olur; çünkü gömleklerin pek azında kimin tarafından yapıldığı yazılı. 1978 yılından bu yana Topkapı Sarayı Müzesi'nde Osmanlı tekstili ve padişah giysileri üzerine çalışan Doç. Dr. Hülya Tezcan, tılsımlı gömlekleri grafik sanatının zirvesi olarak tanımlıyor. Gömleklerin üzerine celi sülüs, kare, yıldız gibi geometrik şekillerin ya da Kadem-i Saadet Süleyman Mührü, Zülfikâr,

29.12.2012

Sfenks'e profesyonel bir bakış.



Mısır piramitlerinin en dikkat çeken devasa heykeli sfenks mimarlar ve zanaatkarlar tarafından incelenmiş arkadaşlar... Bir belgeselde resimler çekilip, photoshop gibi profesyonel yazılımlarla incelenmiş ve sonuç inanılmaz.

Bu devasa heykelin baş kısmındaki sol yanaklar, sağ yanaklarla ; sol göz, sağ gözle ; dudaklar sağ ve sol olmak üzere simetrik.

Bu ne demek? 4500 yıl önce hiçbir ölçü biriminin olmadığını kabul edersek imkansız demek. Ölçü birimleri olsa da bunu yapabilecek teknolojik aletleri düşünürsek 2 kez imkansız demek. Şuanda bile bu simetrikteki ve bu büyüklükteki bir heykelin yapılmasının çok çok zor olduğunu belirtiyor zanaatkarlar. Gerçekten hayret verici..

Bu heykeli yapmak için Pİ sayısı, Metre ve bazı ölçü birimlerinin bilinmesi gerekir gerçektende. 
Peki onlar bu ölçü birimlerinden haberdarlar mıydı 4500 yıl öncesinde?
Onlar kimdi ki?
Ya piramitler ? Onlar nasıl yapıldı?

7.12.2012

Bunları biliyor muydunuz?


BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ

• İlk defa elektriği, gazı getiren, ilk modern eczanemizi açtıran,
• İlk otomobili getiren, 5 bin km kara yolunu yaptırtan,
• Dünyanın ilk metrolarından birini Karaköy-Taksim arasına yaptıran, atlı ve elektrikli tramvaylar kuran,
• Kudüs-Yafa, Ankara-İstanbul ve Hicaz demir yollarını yaptıran (Haydarpaşa Tren İstasyonunu da tabi),

• İstanbul’un binlerce fotoğrafını çektiren, Arkeoloji müzeciliğini başlatan,


• Chicago’daki turizm fuarına ülkemizi ilk kez sokan,

• Kuduz aşısının bulunmasından sonra Ülkemizin ilk Kuduz Hastanesini (İstanbul Darü’l-Kelb Tedavihanesi) açtıran,

Şadiye Sultan Babası Abdulhamit Han'ın din alakasını anlatıyor



Şadiye Sultan Babası Abdulhamit Han'ın din alakasını anlatıyor:

«-Sıhhatli bir erkekti, sağlam bir bünyesi ve idmanlı bir vücudu vardı. Küçüklüğümde onun bir defa hastalandığını hatırlarım. Çok az uyurdu. Şafaktan önce kalkardı. Beş vakit 
namazını kılar, daima Kurân-ı Kerim ve Buharî-i Şerifi okurdu. Dindar, Allah'ına bağlı, büyük bir müslüman idi. Abdestsiz yere basmazdı. Çok çalışkandı.» 
Yine Şadiye Sultan'a ait aşağıdaki satırlar da dindar hükümdarın vatan ve millet sevgisini gösterir: 
«-Babam, milletini delicesine severdi. (Ahmetçik, Mehmetçik) sözlerini kullandığı vakit, öz evlatlarından bahsediyormuş gibi, yürekten sevgisi derhal yüzünden okunurdu. Babamın zaman-ı saltanatında yalnız bir tek harp hatırlıyorum. O da Yunan Harbidir. Bu benim çocukluk zamanıma rastlamıştır. Hatırladığıma göre, haremdeki dairelere top top bezler getirilip dağıtılmıştı. Yaralı askerler için gecelikler dikilirdi. Hizmetkârlarımızla beraber sabahın erken saatlerinden gece uyku saatine kadar dikiş makinalarımızın başında, bizden istenilen sayıda giyeceği yetiştirmeye çalışırdık. Bu hummalı faaliyet bütün muharebe müddetince devam etti. Ben de çamaşırlara düğme dikerdim. Aklımca büyük iş gördüğümü sanırdım. Babam aramıza gelip, "Aferin evlatlarım, Allah sizlerden razı olsun, vatan için çalışmak ne tatlıdır. Allah vatanımızı düşmanlardan muhafaza buyursun!" derdi. Biz bu sözlerden kuvvet ve şevk alırdık, zaman kaybolmasın diye gözümüzü iğnemizden ve makinamızdan ayırmaksızın onu dinlerdik. Vatan! Vatan! Babam bunu bizlere ne kadar çok söylemişti.» 

KAYNAK:Necip Fazıl Kısakürek Ulu Hakan İkinci Abdülhamid Han

4.05.2012

Atatürk' ün Cuma Hutbesi


Ey millet Allah birdir.Şanı büyüktür Allah’ın selameti, atifeti ve hayrı üzerimize olsun. Peygamberimiz Efendimiz, Cenab-ı Hak tarafından insanlara hakayık-ı diniyyeyi teblihe memur ve resul olmuştur.Kanunu esasisi, cümlemizce malumdur ki, Kur’an-ı Azimüşşandaki nusustur.İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz, son dindir.Ekmel dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa ve hakikate tamamen tevafuk ve tedabuk ediyor.Eğer akla, mantığa ve hakikate tevafuk etmemiş olsaydı, bununla diğer kavanin-i tabiiyye-i ilahiyye beyninde tezat olması icabederdi.Çünkü bilcümle kavanin-i kevniyyeyi yapan Cenab-ı Haktır.

24.02.2012

Hocalı Katliamı


HOCALI KATLİAMI

1991 yılında Azerbaycan Parlamentosu’nun halktan gelen baskılar karşısında Dağlık Karabağ’ın özerk bölge statüsünü ilga etmesine karşılık Dağlık Karabağ Parlamentosu bir referandum düzenleyerek cevap vermiştir. Çoğunluğu Ermenilerin oluşturduğu bölgede referandum sonucunda Dağlık Karabağ Parlamentosu bağımsızlığını ilan etmiştir. 1992’de Sovyet birlikleri de bölgeden çekilmiştir. 

Hocalı’da gerçekleştirilen katliama giden süreçte, Ermenileri Rusların desteklediği yönünde ciddi bulgular bulunmaktadır. Ermeni gönüllülerden oluşan silahlı gruplar

19.05.2010

Ermeni Soykırımı Yalanı-2

Ermeni çevreler,1915veonu izleyen yılarda 1.5 milyon Ermeninin soykırma uğradığı görüşlerini ısrarla savunur.Ve bu konuda şişirme uydurma nüfus rakamlarını delil olarak gösterir.-Ermenilerin en büyükyardım kuruluşuolan AGBU’nun arşivinden çıkan tarihi fotoğraflar ise soykırımı görüşlerinin yalan olduğunu gösteriyor.

-Adana’dan Halep’e gelenlerin BANDO ile karşılanması fotoğrafı Soykırım yalanını açıkça ortaya koyuyor.

Ermeni Soykırımı Yalanı-1

Ermeni komitacılar, Erzincan üzerinden Erzurum yakınlarına geldiklerinde Türk köy şehir ve yerleşim birimlerinde vahşi katliamlar yaptılar. Erzurum yakınlarında  Aşkale ve Cinis köyü civarında 700’e yakın Türk insanının vahşice katliamını olay yerine gelen kazım Karabekir paşa, elleri titreyerek ve gözyaşları içinde yazdı.

Ve belgenin aslı Genelkurmay Askeri ATASE Arşivi’nde koruma altına alındı.

Aşağıda bahsi geçen belgenin aslı ve çevirisinin hikayesini sunuyorum: 

Peygamberimizin Kabrini Yıkmak isteyen Suudileri Atatürk Engellemiştir.

Peygamberimizin Kabrini Yıkmak isteyen Suudileri Atatürk Engellemiştir.  

Suudiler Peygamberin mezarını yıkmak üzereymiş. Atatürk bunu haber almış ve Suudileri titreten bir telgraf çekmiş.
Suudiler 1926 yılında kendi sınırları içindeki tüm mezarlıkları yıkma kararı alır. İşin en ilginç yanı Hz. Muhammed'in mezarının da Suudi sınırları içerisinde olmasıdır. Ancak Atatürk öyle bir telgraf çeker ki, Suudiler mezarın tek bir taşına bile dokunamazlar.

“TEK TAŞINA DOKUNURSANIZ ORDUMU GÖNDERİRİM”

5.11.2009

Çinde Türk Piramitleri


Çin'de saklanan Türk Piramitleri [beyaz piramitler]

İlk insan mumyalama tekniğini mükemmel bir şekilde uygulayanlar Altay Türkleridir.(Mısır medeniyetinden yüzyıllarca önce) Uygur bölgesinde bulunan,Mısır piramitlerinden yüzyıllarca önce yapılan ve Mısır piramitlerinden daha yüksek/büyük olan piramitleri yapan Türklerdir.